21 Haziran 2015 Pazar

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN EN AZ ETKİLENECEK ÜLKELER

Bu amaçla, ABD’deki Notre Dame Üniversitesi’ndeki bir araştırma ekibi, 1995’den bu yana 192 BM ülkesinin iki değişkene göre (iklim değişikliğinin etkilerine karşı hasar görebilirlik ve adapte olmaktaki hızlılık) toplanan verilere dayanarak ND-Gain Index isimli ölçütü oluşturdu. Bu harita, Eco Experts isimli yenilenebilir enerji dönüşüm grubu tarafından oluşturulmuş olup bu verilerin görselleştirilmiş halidir.
Çok daha büyük ve büyütülebilir bir sürümünü görüntülemek için buraya tıklayın. .
Eco Experts Günlüğü’nden Jonathan Whiting, “Afrika ve Asya’daki pek çok ülkenin yüksek hasar görebilirlik ve düşük önlem almadan oluşan tehlikeli bir kombinasyonu gösterdiğini görüyoruz” diyor. “Haritaya göre ayrıca iklim değişikliğine yol açmaktan sorumlu tutulabilecek Batıdaki ülkeler, daha az hasar görebilir ve daha iyi hazırlanmış görüküyor, böylelikle iklim değişikliğinin şiddetli etkilerinden büyük ihtimalle kurtulacaklar”.
Notre Dame araştırmacılarına göre ilk 10 sıra şöyle oluştu:
  1. Norveç
  2. Yeni Zelanda
  3. İsveç
  4. Finlandiya
  5. Danimarka
  6. Avustralya
  7. Birleşik Krallık
  8. Birleşik Devletler
  9. Almanya
  10. İzlanda
Burada dikkati çeken iki unsur var: İskandinavya yöresi nasıl bu kadar iyi olabiliyor? İkinci olarak Avustralya 6.sıradan daha düşük olmalıydı, çünkü iklim çok sıcak seyrediyor.
Ölçülen faktörlere sıra geldiğinde, zarar görebilirlik, ekosistem hizmetleri, gıda, sağlık, insan habitatı, iç yapı, su, adaptasyon kapasitesi, maruziyet ve hassasiyet olmak üzere alt ölçümlere ayrılmıştı. Çabukluk ise ekonomik, hükümetsel ve sosyal çabukluk olmak üzere üç faktöre ayrılmış durumda. Veriler 18 yıl içinde, 1995-2013 yılları arasında toplanmış ve kabaca yarım milyon veri noktası içeriyor. ND-Gain Index web sitesinde verileri tamamen indirebilirsiniz.
Zamanımızın en büyük zorluklarından biri olarak tarif edilen iklim değişikliği, sıcaklık, yağış ve tarımdaki yıkıcı değişikliklerin etkileri ile her ülkeyi etkileyecektir. Whiting, “Bulgular daha zengin, teknolojik olarak daha ileri ülkelerin daha az gelişmiş ülkelere yardım etmesinin gerektiğini gösteriyor” diyor. “Sonunda iklim değişikliğinin etkilerinden kazanan olmayacak, her ülke bir şekilde bundan etkilenecek. Ne kadar olacağı günümüzde dünya liderleri tarafından alınan kararlara bağlı olacak”.
Örneğin Avustralya ve Orta Doğu’nun büyütülmüş haline bakalım:
iklim-degisikligine-dayanacak-ulkeler-2

AFRİKA KITASI SANDIĞIMIZDAN DAHA BÜYÜK

Normal bir düz haritaya baktığımızda Grönland’ın neredeyse Afrika kıtasından büyük olduğunu görürüz. Ancak Afrika, Grönland’dan 14 kat daha büyük!
afrika-karsilastirma-2
Dünya küre şeklindedir ve küre üzerindeki bir şekli bir düzleme aktarmaya çalıştığınızda gerçeğinden uzak boyutlarda bir sonuç ortaya çıkar. Bu, özellikle kutup bölgelerine yakın olan ülkelerin gerçekte olduğundan çok daha büyük görünmesine sebep olur.
Scientific American ise Dünyanın tam merkezinde kabul edebileceğimiz Afrika kıtasının gerçekte ne kadar büyük olduğunu gösterebilmek için bir grafik hazırlamış.Bu grafiğe göre 30,4 milyon kilometre kare büyüklüğe sahip Afrika kıtasına; Çin, Hindistan, ABD, Japonya ve çok sayıda Avrupa ülkesini sığdırmak mümkün.
afrika-karsilastirma-3

YÜKSEĞE ÇIKILDIKÇA HAVA NEDEN SOĞUR?



Yüksek rakımlı yerler, dünyamızın ısı kaynağı Güneş'e daha yakın olduğuna göre sıcaklığın daha fazla olması gerekmez mi? Dahası, bulutlardaki nem havanın sıcak olmasını sağlamaz mı? O halde neden uçaklarda ısıtma sistemi bulunur? Neden dağcılar donarak ölür?
Yukarıdaki yazıyı okuyan çoğu kişi, güneş ışınlarının dünyaya çarpmak için 150 milyon km yol kat ettiğini düşünerek güneşe birkaç bin metre daha yakın olmanın bu kadar büyük bir fark yaratmayacağının farkına varacaktır. Yüksek rakımda ısının düşük olmasının nedeni, ısıyı tutacak olan ya da en azından ısının sabit kalmasını sağlayacak olan atmosferin ya da atmosferik basıncın olmamasıdır. Deniz seviyesinde atmosfer basıncı 1,00 atm’dir (standart atmosfer). Yerden beş bin metre yükseğe çıkıldığında ise basınç 0.83 atm civarındadır.  Aradaki fark yaşamsal faaliyetlerimizi yerine getirmemizi engellemez; ancak basınçta az da olsa bir değişiklik meydana gelir. 

Bu küçük değişiklik bizim için olmasa da gazlar için önemlidir. Çünkü basınçtaki bir değişiklik gazlar için ısıdaki değişiklik anlamına da gelir. Şartların değişkenliği göz önünde bulundurulduğunda bu farkı gözlemlemenin iki yöntemi vardır. Basınç dış güçtür ve basınç uygulanan şeye enerji pompalar. Bu yüzden yüksek basınç etkisi altındaki gaz moleküllerinin daha az basınç etkisi altında olan gaz moleküllerine göre daha yüksek enerjiye sahip olması mümkündür. Başka bir yöntem ise; basınç azaldıkça gazın hacmi artar. Büyük bir alanda aynı gaz molekülleri varsa, birbirleriyle çok fazla sürtünmezler ve kinetik enerjileri daha büyük bir alana yayılır. Bu durumda ısı da azalır.